Türkiye'de 100 yılı aşkın süredir devam eden demokrasi tartışmalarında temsil adaleti ve yönetimde istikrar sorunlarının kronikleştiğini belirten araştırmacı Hicabi Akçay, yüksek lisans çalışmaları sırasında geliştirdiği fikirlerini "Temsilde Adalet, Yönetimde İstikrar" adlı kitabında topladı. Akçay, mevcut sistemin eksiklerine karşı çözüm yollarını anlattı ve demokrasiyi tanımlamanın yetmediğini, hayata geçirmenin gerektiğini vurguladı.
"Araştırmaların Çoğunda Tespit Var Ama Çözüm Yok"
Kitabının çıkış noktasını açıklayan Akçay, 2022-2023 yıllarında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde öğretim görevlisi ve yüksek lisans öğrencisi olarak katıldığı yönetişim dersleri sırasında bu kitabı yazmaya karar verdiğini belirtti. Akçay, "Gündem malum; demokrasiye geçmek için yüzyıldır çabalıyoruz ama hâlâ gönülden geçmiş değiliz. Var olan araştırmalarda hep problemler anlatılmış ama çözüm önerileri eksik. Benim derdim; bu çıkmazdan nasıl çıkacağımıza dair bir model geliştirmekti," dedi.
"Demokrasiyi Tanımlamak Yetmez; Hayata Geçirmek Gerekir"
Kitabının temel savını ve çözüm önerilerini de açıklayan Akçay, öncelikle demokrasiyi sadece seçim sandığına indirgemenin büyük bir yanlış olduğunu belirtti. Temsil yetkisini halkın verdiğini ancak o temsilin kontrolünü de yine halkın yapması gerektiğini savunan Akçay, "Milletvekilleri, seçildikleri halk tarafından denetlenebilmeli, gerektiğinde geri çağrılabilmeli. Bu modeli temsilde adaletin ve yönetimde istikrarın bir arada sağlanabileceği bir yapı olarak öneriyorum," dedi.
Türkiye Demokrasi Tarihinin Analizi: "Demokrasi Tiranlığını da, Elitizmini de Yaşadık"
Türkiye demokrasi tarihinde birçok kırılma yaşandığını belirten Akçay, bu süreci şöyle analiz etti: "Tarihsel olarak baktığınızda, biz demokrasiyle 1950’de tanıştık. Ama ilk yıllarda demokrasi tiranlığını yaşadık; iktidarlar devlet gücünü muhalefeti ezmek için kullandı. Ondan önceki tek parti döneminde ise bir ‘demokrasi elitizmi’ vardı; halkın anlamayacağı bir sistem gibi sunuldu. Sonrasında 1961 Anayasası’yla özgürlükler genişledi ama bu kez yönetimde istikrar kayboldu. Demek ki sistemde denge şart: Hem temsilin adil olması, hem de yönetimin sürdürülebilir olması gerekir."
"Milletvekili Beş Yıl Dokunulmaz Değil"
Akçay, önerdiği sistemde milletvekillerinin nasıl denetleneceğine dair somut bir örnek verdi: "Şöyle düşünün: Bir seçim bölgesinden 10 bin oyla seçilen bir milletvekili, eğer o bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamıyorsa 5 bin imzayla uyarılmalı, 7 bin 500 imzayla görevden alınabilmeli. Bu bir tehdit değil, doğal bir denetim mekanizmasıdır. Bugün birçok milletvekili 'seçildim, 5 yıl bana kimse dokunamaz' anlayışıyla hareket ediyor. Bu anlayış demokrasinin ruhuna aykırıdır."
"Demokrasi Halksız Olmaz"
Günümüzde demokrasinin eksik kalan yanlarını değerlendiren Akçay, halkın yönetime doğrudan katılmadığı bir sistemde demokrasiden söz edilemeyeceğini belirtti. Akçay, "Ne yazık ki mevcut partiler –iktidar ya da muhalefet fark etmeksizin– çözüm üretmek yerine pozisyon korumaya çalışıyor. Mecliste görüşülen hiçbir yasa halkın onayı alınarak çıkmıyor. Ormanlar talan edilirken, madenler açılırken, kim halktan görüş alıyor? Mevcut yapı, halkı sadece seçimde hatırlayan bir yapı. Oysa demokrasi, halkla birlikte yönetme rejimidir," dedi.
Barış Süreci ve Yeni Anayasa Tartışmaları
Gündemdeki barış sürecini de yorumlayan Akçay, bunu anlamak için 2006-2007 yıllarına dönmek gerektiğini ve o dönemde Kandil’e yapılacak operasyonun ABD tarafından ertelendiğini, ardından 11 askerin rehin alındığını ve HDP’li vekillerin aracı yapıldığını hatırlattı. "Bu, PKK’yı siyasallaştırma hamlesiydi. Bugün yaşananlar o sürecin devamı. Ancak asıl hedef CHP. Masaya oturursa 'PKK’yla işbirliği yaptı' denilecek, oturmazsa 'barışa karşı' ilan edilecek. Bu siyasal mühendisliktir," yorumunda bulundu.
Yeni anayasa tartışmalarına dair görüşlerini de dile getiren Akçay, "Eğer bir başbakan 'Ben bu anayasaya uymuyorum' diyorsa, bu anayasal düzeni ihlal etmektir. Üstelik bu söz, anayasanın uygulanmasından sorumlu en üst makamdan geliyorsa, çok daha ağır bir anlam taşır. Anayasa, ülkedeki herkes için bağlayıcıdır. Yoksa hukuk düzeninden söz edemeyiz. CHP bu masaya oturursa bu değişikliklere meşruiyet kazandırır. Oturmazsa baskı artacaktır," dedi.
Muhalefete Çağrı: "Savunmada Değil, Hamle Yapan Tarafta Olmalı"
Muhalefete de önemli görevler düştüğünü belirten Akçay, muhalefetin artık sadece itiraz eden değil, çözüm sunan bir yapıya bürünmesi gerektiğini söyledi. Referandum önerisinin bu anlamda bir fırsat olduğunu ve toplumun her kesimini sürece dahil eden bir anlayışla hareket etmek gerektiğini vurguladı. Akçay, "Demokrasi halkla kurulur. Hangi lider ya da parti olursa olsun, halkı sürecin dışına iterek ilerleyemez. Bu nedenle halkı muhatap alan her adımı destekliyorum," ifadelerini kullandı.
Son söz olarak Akçay, kitabının mükemmel olmadığını ancak eleştirilmeyen hiçbir metnin gelişemeyeceğini belirterek, "Halkın yönetime doğrudan katıldığı, denetlediği ve değiştirme hakkına sahip olduğu bir sistem gerçek demokrasidir. Bu ülkede halk yönetime doğrudan müdahil olmadıkça, ne adalet gelir, ne hukuk işler, ne de gerçek bir demokrasi kurulur," dedi.
UHA Haber Merkezi - CEVDET LAÇİNKAYA
SON YAZILAR